28.09.2023
Organik Ürün
Organik ürünler, insan sağlığı başta olmak üzere bütün canlıların ve çevrenin korunmasını sağlayan, ürünlerin yetiştiricilik ve işleme aşamasında genetik mühendisliğinin, kimyasal gübrelerin, böcek ilaçlarının, yabancı ot ilaçlarının, büyüme hormonlarının, antibiyotiklerin, koruyucuların, renklendiricilerin, katkı maddelerinin ve kimyasal ambalaj malzemelerinin kullanılmadığı, her aşamada kontrol edilerek sertifikalandırılan ürünlerdir.
2008 yılında Uluslararası Organik Tarım Hareketi Federasyonu (IFOAM) tarafından yapılan tanımlamada Organik Tarım; toprak, ekosistem ve insan sağlığını koruyan, olumsuz etkisi olan girdilerin kullanımı yerine; ekolojik süreçler, biyolojik çeşitlilik ve yerel koşullara uyumlu yöntemler kullanılan bir tarımsal üretim şeklidir. Dünya’da organik tarım ürünleri yetiştiriciliği yalnızca çeşitli kurallar ve standartlar kapsamında yapılabilmekte olup yetiştiricilik aşamasından başlanarak son tüketiciye kadar olan süreç Organik Tarım Standartları kapsamında yetkili Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşları tarafından kontrol edilmektedir. Yalnızca tüm bu süreç takip ve kontrol edildikten sonra ilgili ürün standart kurallarına uygunsa ürün Organik Ürün olmaktadır ve ilgili standartlar kapsamında sertifikalandırılmaktadır.
Organik Tarım Tarihi
Dünyada yirminci yüzyılın ikinci yarısında yaşanan hızlı sanayileşme ve nüfus artışı önemli çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Çözüm olarak ise açlık probleminin giderilmesine yönelik politikalar geliştirilmiş ve yoğun girdi kullanılarak birim alandan yüksek verim almaya ve yeni alanların tarıma açılmasına yönelik hedefler belirlenmiştir. Sonuçta, yoğun ve bilinçsiz tarım ilacı ve gübre kullanılması, yanlış toprak işleme uygulamaları, kalıntı riski, toprağın fiziksel yapısının bozulması, organik madde ve canlılığın kaybedilmesi ve besin maddesi dengesinin bozulması, tuzlanma, çoraklaşma gibi önemli çevre sorunlarını beraberinde getirmiştir. Ayrıca gıda maddeleri içerisinde biriken kimyasallar insan sağlığını olumsuz yönde etkilemiştir. Tüm dünyanın karşı karşıya kaldığı bu sorun, tükenebilir doğal kaynakların sonraki nesillere aynı şekilde aktarılabilmesini sağlayan sürdürülebilir tarımın önemini artırmıştır. Bu sayede, sürdürülebilir tarım sistemlerinden biri olan organik (ekolojik ya da biyolojik) tarım ve gıda ürünleri üretimi giderek yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu gelişmelerin sonucunda alternatif bir üretim sistemi olarak Organik Tarım kavramı ortaya çıkmıştır. Organik Tarım uygulamalarıyla tarımsal üretimde kimyasal girdi kullanımının en aza indirilmesi hedeflenir, ayrıca konvansiyonel tarımın çevreye olan olumsuz etkilerinin giderilmesi son derece önemlidir. Organik tarım, ürünlerin tarlada üretilmesinden, pazarlamasına kadar geçen süreçte kendine özgü prensip ve uygulamaları olan bir üretim şeklidir. Organik tarıma olan ilginin artması ise çevre ve sağlık ile ilgili endişelerin artması ve sosyoekonomik koşulların gelişmesi gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır. Organik tarım ilk kez Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)' n de başlamış ve daha sonra diğer ülkelere yayılmıştır. FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) ve Avrupa Birliği tarafından konvansiyonel tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim şekli değişik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır. Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde “Ekolojik Tarım”, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca’ da “Biyolojik Tarım”, İngilizce’ de “Organik Tarım” Türkiye’de ise "Ekolojik veya Organik Tarım" eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Organik tarım ve gıda ürünlerine tüketici talebinin artması sonucu organik tarımı benimseyen çiftçi sayısı da doğal olarak artmıştır. Bu talebin büyümesi aynı zamanda uluslararası ticareti de geliştirmiştir. Kendi ülkelerinde organik ürünler için iç pazar ve talep olmadığı halde bazı ülkeler, Avrupa’da yetişmeyen ve talep edilen organik ürünleri üretmeye ve ihraç etmeye başlamışlardır .